İstenmeyen Gebelik
İstenmeyen Gebelik
Kadınların planladıkları çocuk sayısından daha fazla çocuk istememesi ya da istenmeyen bir gebelik durumunda, herhangi bir tıbbi zorunluluk bulunmaksızın, ebeveynlerin kendi isteğiyle gebeliğin sonlandırılmasına isteğe bağlı gebelik sonlandırma denir. İsteğe bağlı kürtaj işlemi, yasal düzenlemeler doğrultusunda gebeliğin ilk 10 haftası içerisinde yapılabilmektedir.
Bunun yanı sıra gebelik sürecinde çeşitli nedenlerle bebekte ciddi sağlık sorunları (anomaliler, yaşamsal organ gelişim bozuklukları vb.) gelişebilir. Bu tür durumlarda gebelik, annenin hayatını da tehdit edebilecek riskler taşıyabilir. Böyle bir durumda, ebeveynlerin talebi ve ilgili sağlık kurulunun onayı ile gebeliğin sonlandırılması işlemine zorunlu gebelik sonlandırma adı verilir.
Zorunlu gebelik sonlandırma işlemlerinde gebelik haftası veya süre sınırı bulunmamaktadır. Ancak bu işlem mutlaka 3 hekimden oluşan bir heyet raporuyla onaylanmalı ve tıbbi gerekçeler net olarak belgelenmelidir.
Her iki süreçte de, karar alma ve uygulama aşamalarında uzman kadın doğum hekimlerinin rehberliğinde ilerlemek, hem anne sağlığını hem de hukuki sorumlulukları korumak adına büyük önem taşır.
İstenmeyen Gebelik sonlandırma yöntemleri nelerdir?
Hastalarımızın gebelik sonlandırma konusundaki sorularını ve internet aramalarını incelediğimizde, kürtaj yapılmadan gebelik sonlandırma, bitkisel yöntemlerle gebelik sonlandırma ve ilaçla gebelik sonlandırma gibi yöntemlere yönelik yoğun bir ilgi olduğunu görmekteyiz. Ancak bilinmelidir ki, gebelik sonlandırma işlemi doğrudan anne sağlığını etkileyen ciddi bir tıbbi müdahaledir ve mutlaka uzman bir kadın doğum hekimi gözetiminde gerçekleştirilmelidir.
İlaçla gebelik sonlandırma ifadesi kullanıldığında, çoğunlukla kamuoyunda “ertesi gün hapı” olarak bilinen ilaçlar akla gelmektedir. Ancak burada önemli bir ayrım vardır: Ertesi gün hapı, cinsel ilişkiden sonra ilk 24-72 saat içinde kullanılarak gebeliğin oluşumunu engellemeye yönelik hormonal bir yöntemdir. Bu ilaçlar oluşmuş bir gebeliği sonlandırmaz; dolayısıyla, düşük hapı gibi doğrudan gebeliği sonlandırmaya yönelik ilaçlarla karıştırılmamalıdır.
Öte yandan, bitkisel yöntemlerle gebelik sonlandırma iddialarının hiçbir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Tarih boyunca, istenmeyen gebelikleri sonlandırmak amacıyla denenen çeşitli geleneksel ve bitkisel yöntemlerin, kadınlarda ciddi sağlık sorunlarına, kalıcı hasarlara ve hatta ölümcül komplikasyonlara yol açtığı bilinmektedir.
Günümüzde modern tıbbın sunduğu imkanlar sayesinde, kürtaj işlemleri steril, kontrollü ve güvenli koşullarda gerçekleştirilmektedir. Uzman hekim eşliğinde yapılan kürtaj, annenin sağlığını koruyarak, kısa sürede, ağrısız ve minimum riskle gebelik sonlandırılmasına olanak sağlamaktadır.
Bu nedenle, gebelik sonlandırma konusunda doğru bilgi almak ve sağlığınızı riske atmamak için mutlaka güvenilir bir kadın doğum uzmanına başvurmanız önerilir.
İstenmeyen Gebelik sonlandırma en erken ne zaman yapılır?
İstenmeyen gebeliklerin sonlandırılmasında yasal sınır 10. gebelik haftası ile net bir şekilde belirlenmiştir. Bu nedenle, kürtaj işlemi düşünen kişilerin hızlı hareket etmeleri büyük önem taşır. Kürtaj işlemi en erken olarak gebeliğin 4. haftasından itibaren gerçekleştirilebilirken, yasal olarak en geç 10. haftaya kadar yapılabilmektedir.
Hamile olduğunuzu düşündüğünüzde veya şüphelendiğinizde, vakit kaybetmeden bir kadın doğum uzmanına başvurarak gebeliğin kaçıncı haftasında olduğunuzu öğrenmeniz çok önemlidir. Çünkü gebelik haftası ilerledikçe hem tıbbi açıdan riskler artmakta, hem de yasal sürenin aşılması riski doğmaktadır.
Ne yazık ki, gebeliğini istemeyen ancak gebelik haftasını takip etmeyen bazı hastalar, 10 haftalık yasal süreyi geçirdiklerinde artık isteğe bağlı kürtaj hakkını kaybedebilmektedir. Bu durumda gebelik, yasal düzenlemeler çerçevesinde ancak annenin hayatını tehdit eden durumlar veya fetüse ait ciddi anomaliler gibi zorunlu tıbbi gerekçelerle sonlandırılabilir. Aksi halde gebelik devam etmek zorunda kalır ve bebek dünyaya gelir.
Bu nedenle gebelik şüphesi oluştuğunda erken dönemde doktora başvurmak ve yasal sürelere dikkat etmek, istenmeyen sonuçların önüne geçilmesi açısından son derece önemlidir.